Hubogi Türkiye oyun sektörü tanıtımlarına devam ediyor. Geçtiğimiz yazıda Perdigital ve Serdar Pirnal’ı konuk etmiş ve okuyucularımızın yoğun ilgisiyle karşılaşmıştık. Bu seferki röportajımız Hubogi’ye de hayat veren ekibin kurucusu Ozan Aydemir. 10 seneyi aşkın reklamcılık kariyerine 9 senelik oyun sektörü geçmişini de ekleyerek Purple Pan Tam Hizmet Ajansı’nı kuran Ozan Aydemir aynı zamanda Gaming in Turkey Oyun Ajansı kurucusu. Gelin hep birlikte reklamcılık kariyerinden oyunculuğuna, Joygame’den Netmarble’a ve Purple Pan’a hem kendisi hem işleriyle ilgili sohbetimize geçelim.
Hubogi: Ozan Bey merhaba. Gerek reklam sektöründe gerekse oyun sektöründe bilinen, tanınan bir simasınız. Türkiye’nin en büyük oyun şirketlerinden birinde uzun dönem yönetici olarak çalıştınız. Biz yine de bir klasik olduğu üzere, röportajımızı sektöre yeni giren veya girmek isteyen genç arkadaşlarımızın da okuyacağını düşünerek sizden kendinizi tanıtarak başlamanızı rica edeceğiz.
Ozan Aydemir: Merhaba, öncelikle bana da bu fırsatı verdiğiniz için teşekkür ederim. : ) Tabi, kısaca bahsetmeye çalışayım, 78 Haziran doğumluyum 40’a merdiven dayamış biriyim. 10 yıldır evliyim, bir kızım (Nil 5,5 yaşında) bir de oğlum var (Pars 2 yaşında). İstanbul Üniversitesi İşletme mezunuyum ve Marmara Üniversitisi Radyo & Televizyon bölümünde yüksek lisansımı tamamladım. İş hayatıma yazar olarak TBWA’de başladım, sonrasında sırası ile bir çok irili ufaklı yerel ve global ajansta çalıştıktan sonra (99’dan itibaren) 2008’de kendi ajansımı kurdum. 2009’da ise beklenmedik bir gelişme ile hisselerimi satarak oyun sektörüne geçiş yaptım ve Joygame’de macerama başladım. Daha doğrusu Joygame’nin açılışını yaptık. Tam 7 sene oyun sektörüne önce Producer, sonra Joygame VP (Vice President) ve son olarak Netmarble Turkey Global Pazarlama Direktörü olarak devam ettim. İki sene önce yaş 40’a gelmeden uzun bir düşünme ve araştırma sonrası, kendi şirketimi açarak yola devam etme kararı aldım. Fanatik Galatasaray’lıyım, en büyük amacım, çocuklarımın mutluluğu, en büyük hobim hala ve hala oyun oynamak, her gün her türden film seyretmek, fırsat bulursam snowboard yapmak… Yazmayı hala çok seviyorum, yıllardır bitiremediğim bir kitabım var. Bunca sene boyunca yerel, global ekiplerimle arkadaşlarımla ya da bireysel 58’e yakın ödül kazandım. Bunlar ne işe yarıyor derseniz, röportajlarda göz boyuyor o kadar. İş hayatında duyduğum en büyük haz, geriye dönüp baktığımda benimle çalışanların benimle gerçekten mutlu olarak çalıştıklarını ve hala karşılıklı sevgi içinde olmamızı görmemdir. En azından ben öyle biliyorum.

Hubogi: Ozan Bey, reklamcıyken birden bire oyun sektörüne girdiniz. Bu ani verilen kararın hikayesini anlatır mısınız? Neden bir anda oyun sektörüne geçtiniz, hep aklınızda olan bir konu muydu yoksa işler böyle mi gelişti?
Ozan Aydemir: Aslında hiç aklımda olan bir konu değildi. Daha doğrusu Blizzard gibi aşığı olduğum firmaları ara ara takip ediyor bölgeye giriş yaparlarsa başvurur muyum diye kendi kendime düşündüğüm zamanlar da oluyordu ama sadece kısa düşüncelerdi cesaret etmek kısmına ulaşamamıştım. Kendimi 99’dan beri reklamcılığa adamış ve o konuda kendini geliştirmeye çalışmış biriydim. Hayallerimden biri olan ajan açmayı bile gerçekleştirmişken bir anda çok hızlı gelişti her şey. Game Sultan’ın eski sahipleri benimde üniversiteden arkadaşlarım bir gün beni ofislerine Playstation’da PES oynamaya davet etti. Casual bir toplantı ve oyun günü olmasını beklerken konu bir anda distribütörlükten oyun yayıncılığına geçiş yapacaklarını ama işin başında birinin olması gerektiğini söylediler. Bunu söylemelerinin 1 hafta sonrasında kendimi Joygame’de ajansımın hisselerini satmış işbaşı yaparken buldum. Çok ani bir kararla biraz da gözümü karartıp sektör değiştirmiş oldum. Pişman mıyım? Asla…
Hubogi: Aileniz bu kararı nasıl karşıladı? Çevreniz ya da? Yapamazsın, ne alaka diyenler oldu mu? Bu durumları aşmak için neler yaptınız?
Ozan Aydemir: Tepki görmemle beraber her zaman destek oldular tepkiler hiçbir zaman aşırı olmadı çünkü zaten bu kararı verdiğimde 30 yaşın üstündeydim, yani kendi kararlarıma saygı duyulan bir döneme çoktan geçmiştim. Bakın burada önemli bir konu var. Özellikle gençlerin her daim bence bu kurala uyması gerekiyor. Ben oyun sektörüne geçiş yapıyorum dediğim dönemde Türkiye’de böyle bir sektör henüz anılmıyordu. Oyuna iş gözü ile bakılmıyordu. Bana gelen en büyük eleştiri, 99’dan 2009’a kadar kendime yaptığım reklam sektöründeki yatırımları, şirketimi bir yana bırakıp farklı bir sektöre geçmeme sebep oldu ama onun dışında bir bildiği vardır dediler. Yani demek istediğim şu aslında; ben bir sektörde (adı oyun sektörü olsun ya da olmasın) çalışacağım diye illa tutturmadım. Evet hayallerimin peşinden gittim her daim ve o yüzden böyle keskin kararlar alabildim ama bir an olsun da boş durmadım. Kendimi farklı alanlarda hep geliştirmeye çalıştım. Günümüz gençlerinde gördüğüm; ya oyun sektöründe çalışırım ya da hiç çalışmam gibi bir algı oluşması. Bu iyi değil. Sektör daha çok büyümedikçe istihdam belli bir oranda kalacaktır. Yani bu demek oluyor ki hemen iş bulamayabilirler. Pes etsinler demiyorum kesinlikle ama ümitsizlik ve boş boş durarak beklemesinler. Başka sektörlerde çalışıp hem maddi olarak kazansınlar hem de iş deneyimi kazansınlar. Ne zamanki önlerine bir fırsat çıkar oyun sektöründe o zaman kendileri de daha hazır ve deneyimli olarak sektöre giriş yaparlar.

Hubogi: Biraz da Purple Pan ve Gaming in Turkey’den bahsedelim. Purple Pan’ı kurmaya nasıl karar verdiniz? İsmi siz mi buldunuz? Ya Gaming in Turkey’nin hikayesi?
Ozan Aydemir: Tabi ki seve seve. Ayrılığım uzun bir zaman aldı çünkü dile kolay 7 sene emek sonrası böyle bir karar almak zordur hele ki isminiz bu kadar yapışmış ise markaya. Ama her profesyonel insan belli bir yaşa geldiğinde kendisi ve ailesi için en doğru kararı vermek zorunda. Ben Joygame’yi çok sevdim hep seveceğim, her günüm hafta sonlarım neredeyse 7 / 24 çalışarak geçti. Bu emeği artık kendim için vermeye karar verdim.
Çünkü hep hayalim vardı ve yarım kalan bir konu idi benim için kendi işinin başında olmak. Kısaca Purple Pan’i de anlatmak isterim. İsmi kardeşim buldu, yemek masasında bu olacak dedi ve oldu. Purple Pan özünde bir dijital proje atölyesi, yani kendi dijital projelerini üretiyor. Purple Pan’in amacı TR pazarı başta olmak üzere pazarın ihtiyaçlarına göre kendi dijital projelerini (aplikasyon, oyun, e-commerce, tool vs..) üretip pazara sunmak. Her projenin kendi ekibi var, proje tutarsa devam, tutmaz ise yeni projeye geçiyoruz. Purple Pan aynı zamanda 360 derece hizmet veren full servis reklam ajansı. Bir çok farklı sektörden markaya farklı hizmetler veriyoruz; dijital pazarlama, sosyal medya, medya planlama prodüksiyon gibi…
Proje kısmına geri dönersek; 3 projemizi ve markamızı kendi ayrı ekipleri ile beraber piyasaya sürmüş durumdayız; Gaming in Turkey Oyun Ajansı, HUBOGI ve Tip Effect;
T.I.P Effect Influencer Marketing Ajansı (Talent – Idea – Production)
TIP – Effect bir Influencer Marketing Ajansı. Markalar özelinde gelen brieflere göre (Vine, Scorp, FB, Youtube, Twitch, instagram fenomenleri ya da alanında işini iyi yapan sanatçılar) fenomenler ile beraber fikir üretip video & prodüksiyon projeleri yapıyoruz. Bu kimi zaman canlı yayınlara sponsorluk gibi olurken kimi zaman prodüksiyonlu işlerimiz gibi de olabiliyor. Hali hazırda Nescafe, BASF ve Samsung, Vodafone Freezone, Netmarble gibi büyük markalara yaptığımız işlere sitemizden bakabilir herkes. Diğer Influencer Marketing Ajanslarından farklı olarak biz hiç bir dijital fenomeni kısıtlamıyoruz ya da kısıtlayıcı sözleşmeler yapmıyoruz. Onlar genelde bize geliyor keza aynı şekilde müşterilerimiz de bize geliyor ve biz onları olabilecek en güzel senaryoyu ve yayılım planını oluşturup bir araya getiriyoruz. Influencer Marketing pazarlamasının dışında firma ve markaların masa üstü ya da prodüksiyonlu videolarını hayata geçiren bir ekibimiz de var.

Gaming in Turkey Oyun Ajansı
Gaming in Turkey Oyun Ajansı, Türkiye’nin en geniş kapsamlı hizmetini veren ve sadece oyun sektörüne hizmet veren reklam ve oyun ajansı. 4 ana hizmet kategorsi var altında; Oyun pazarlama, oyun operasyonlerı servisleri, QA servisleri ve IT servisleri. Her dilden çeviri (oyuna özel), bölgeye özel lokalizasyon, UI & UX, medya planlama, medya prodüksiyon, digital PR ve reklam, etkinlikler, sosyal medya yönetimi, 360 derece pazarlama, Customer Support, game development, operasyon ve IT servisleri gibi bir oyun markası için gereken tüm pazarlama ve operasyon kanallarında hizmetlerimiz bulunuyor. Yani görüldüğü üzere oyundan kopmuş değilim. Bu sefer tek fark; bir marka için değil bu pazara girmek isteyen ya da hali hazırda pazarda olan platform bağımsız tüm oyun markalarına hizmet veriyoruz. Ekibi tamamen gene oyun sektöründen kurulmuş durumda. Gaming in Turkey Oyun Ajansı’nın başında senelerce oyun sektöründe beraber çalıştığım ve aynı zamanda çocukluk arkadaşım olan Uluç Ali Kırangil var. Ben gerektiğinde danışmanı olarak yer alıyorum. Ekip zaten canavar gibi onlar hallediyorlar.
HUBOGI Oyun Sektörü Haber Merkezi.
Hubogi ise son markamız. Hubogi “Hub of Game Industry”‘nin ana amacı, oyun sektörüne yıllarını vermiş duayenleri bir araya getirerek, Türkiye’de şimdiye kadar yapılmamış bir alanda yeni bir hizmet sunmaktır. Türkiye Oyun Sektörü ile ilgili en doğru veriler, en güncel haberler ve sektörel raporlar, global yatırımlar, analizler ve tüm dünyadan oyun sektörünün en önemli haberlerini tek bir yerde toplamak adına HUBOGI’yi yarattık. Çok da güzel oldu açıkçası. Webrazzinin biraz daha dikey versiyonu tamamen endüstriyel oyun sektörü haberlerinin olduğu kar amacı gütmeyen bir platform haline getirdik.
Hubogi: Oyun sektörü dünyada hızla gelişen ve son dönemde sinema sektörünü bile geçen bir yapıya sahip. Sizce Türkiye, oyun sektörüne global olarak baktığımızda nerede? Nasıl ilerlemeli?
Ozan Aydemir: Hızlı bir gelişme ve bilinçlenme söz konusu. Bu gelişme oldukça mutluluk verici. Bunu 7 senesini bu sektöre vermiş biri olarak değil bir oyuncu Ozan Aydemir olarak söylüyorum. PC’den mobile, yayıncısından yapımcısına kadar gelişim oldukça muazzam. Birincisi, yerel ve genç girişimciler için bu büyük bir fırsatlar oluşuyor artık. Bu pazarın büyüklüğünü gören dev holdingler, yatırımcılar genç yetenekleri daha fazla destekliyor, onlara fırsat yaratıyor, hayallerini gerçekleştirmelerine olanak sağlıyor ve bu artacak. Toged, Oyunder gibi dernekler, Bahçeşehir Üniversitesi Game Bug Lab gibi oluşumlar işlerini gerçekten çok sıkı ve profesyonel olarak yapmaya çalışıyorlar. Sektör büyüdükçe istihdam da artıyor bu da oyun sektöründe çalışmak isteyen ve kendini bu alanda geliştirmek isteyen gençler için büyük bir fırsat. Yayıncı, yapımcı, online, kutu, free to play, pay to play, konsol, mobil ya da pc fark etmeksizin seçeneklerimiz artıyor. Seçeneklerin artması demek rekabetin artması demek. Rekabet demek daha kaliteli projelerin, oyunların bizlerle buluşması demek. Bundan seneler önce ben Joygame’deyken Cengiz Han 2 ya da kapanan oyunlardan Son Destan için TV reklamları çıkardığımda herkes şaşırmıştı. Nasıl oyunun reklamı mı olur TV’de diye. Bugün ise her gün dışarıda TV’de oyun reklamlarını hem de gerçekten yüksek bütçeli ve kaliteli prodüksiyonlarla görmek mümkün. Bu pazarın ve rekabetin ne kadar büyüdüğünü gösteriyor, Mass’e yani genele ulaşmak için artık yatırım musluğu daha da açılmış durumda. Konu ile ilgili zaten geçen senenin sonunda Türkiye Oyun Pazarı 2016 Raporunu sunmuştuk. Dileyen oradan da bir daha göz gezdirebilir rakamlara.

Hubogi: Peki ya Elektronik Sporlar? Siz de bir dönem Netmarble’da E-sporla ilgili işler yapmıştınız. İçinde bulunduğumuz zamanı değerlendirirseniz, Bahçeşehir Üniversitesi’nden gelen espor bursu, Ülker’in League of Legends Şampiyonluk Ligi sponsorluğu, Wolfteam Espor’da Türkiye’nin en önemli espor takımlarının şampiyonluk mücadelesi haberleriyle Türkiye E-spor’da ne durumda? Ne yaparsak Türkiye’den bir dünya şampiyonu takım çıkarabiliriz? Gaming in Turkey Oyun Ajansı olarak siz neler yapmayı planlıyorsunuz?
Ozan Aydemir: Türkiye Elektronik Sporlar konusunda oyuncu bazında çok yetenekli gençlere sahip. Saydığınız örneklerde Riot Games’in bu alana yaptığı yatırımları göz ardı etmek imkansız. Gerek turnuvaları, gerekse esporu destekleyen yan unsurlarıyla Riot Games tüm içeriğini ve fokusunu elektronik sporlara ayırıyor. Bu durumun sektördeki diğer firmalar tarafından da doğru şekilde uygulanması lazım. Yoksa herhangi bir oyunda turnuva düzenleyip bunu tekrar edildiğinde bunu espor olarak nitelendirmek oldukça güç. Tabii ki elektronik sporların bu yükselişi bir adımla başladı ama ülkemizde bu adımların globale bakıldığında daha sık atılması gerekiyor. Dünya şampiyonları kısmına bakacak olursa CS:GO’da Milli Takımlar düzeyinde bazı önemli başarılar var, her ne kadar Valve Türkiye’ye önem vermese de oyuncular yıllardır süre gelen Counter Strike havasını hiç yitirmediler ve ilgiyle takip ediyorlar. League of Legends turnuvalarında da global takımlar ayarında takımlarımız var ve isimlerinden söz ettiriyorlar. Gaming in Turkey tarafında da ülkemize gelen bazı yeni fikirler var, mümkün olursa onları da önümüzdeki aylarda duyurmayı planlıyoruz.
Hubogi: Purple Pan’ın geleceğinde ne var, Ozan Aydemir bundan 5 sene sonra nerede olacak?
Ozan Aydemir: Purple Pan’in geleceğinde yukarıda bahsettiğimiz 3 markamız dışında (Gaming in Turkey Oyun Ajansı- TIP Effect Influencer Marketing Ajansı ve Hubogi) bir çok yeni proje veya kendi markamız hayat bulacak. Buradan ilk defa da duyurmuş olayım o zaman. Yakında yeni şirketimizi de duyuruyor olacağız ve bunca yıllık deneyim sonrasında oyun yapımcılığına da adım atacağız. Aslında hali hazırda 3 mobil oyun projemizin yapımına başlandı bile, sadece markamızı henüz duyurmadık. Uzun ve kısa vadede kendi projelerimiz dışında seçici olduğumuz ajans tarafını da devam ettireceğiz ama marka ve müşteri sayımızı belli bir oranda tutacağız hem onlara verdiğimiz hizmet kalitesini düşürmemek hem de kendi projelerimize de odaklanabilmek adına. Bundan 5 sene sonra ise ekiple kendi aramızda verdiğimiz bir söz var ve umarım tutmuş olacağız. Bir tatil beldesine ofisimizi taşıyıp hem iş hem de normal hayatımıza oradan devam etmek. Umarım bunu 5 seneden önce yapmış olacağız.

Hubogi: Ozan Bey, röportajın başında da bahsetmiştik. Gerek oyun sektörüne gerekse reklam sektörüne girmek isteyen genç arkadaşlarımıza, sizi ilgiyle takip edenlere neler önerirsiniz? Mutlaka her sektörün zor yanları vardır, Ozan Aydemir bu zorlukları aşarken nasıl yapıyor?
Ozan Aydemir: Çalışmak ve öğrenmeye devam etmek. Verebileceğim yegane tavsiyem budur. Zamanlarını akıllıca kullansınlar. Çünkü şuan anlamasalar bile çok çabuk tüketiyoruz zamanımızı. Önceliklerini her daim hayatlarındaki en önemli değerlere versinler; aileleri, arkadaşları, eşleri ya da çocukları, sağlıkları, tutkuları… İş ise bunlardan sonra geliyor bunu unutmamaları lazım. En küçük zorlukta pes etmesinler ya da ilk seferde olmayınca peşini bırakmasınlar. Oyun sektörü zor bir sektördür. Kendilerine şunu sormaları lazım bu sektöre girince kafalarında kurdukları hayal nedir? Oyun sektöründe insanlar ne yapıyorlar bunu biliyorlar mı? Hedefleri nedir? Oyun görevlisi olarak kalmak mı istiyorlar yoksa adım adım yükselmek mi? Bunlar için araştırma yapmaları ve öğrenmeye devam etmeleri lazım. Adı oyun olan bir sektörde evlerindeki gibi bilgisayar başında oyun oynamayacaklar bunu bilip o şekilde hareket etsinler…
Hubogi: Ozan Bey bu keyifli sohbet için teşekkür ediyoruz. Purple Pan’a ve size başarılar diliyor, farklı projeleri heyecanla bekliyoruz!
Ozan Aydemir: Ben teşekkür ederim, zevkti benim için. Sevgiler herkese….